Yıldızların Altında
Hikayenin başkahramanı Hazel Grace Lancaster, 16 yaşında, kanserle mücadele eden bir kızdır. Tiroid kanseri nedeniyle hastadır ve akciğerleri de işlevini yitirmeye başlamıştır. Hazel, yıllarca hastalıkla yaşamak zorunda kalmış ve çoğu zaman hayatını hastalıkla mücadele etmekle geçirmiştir. Kanserin etkisiyle depresif bir ruh halindedir ve zamanının çoğunu kitap okuyarak ve annesiyle vakit geçirerek geçirir. En sevdiği kitap ise “An Imperial Affliction” adlı bir roman olup, bu kitap onun için bir tür kaçış ve anlayış aracıdır.
Bir gün, Hazel, kanser hastalarına yönelik bir destek grubuna katılmak zorunda kalır. Bu grup, kanserle savaşan gençlerin birbirleriyle paylaşımlar yapabileceği bir ortamdır. Burada, Augustus Waters (kısaca Gus) adlı genç bir çocukla tanışır. Gus, Hazel’den daha önce kanserle mücadele etmiş ve şimdi hastalığı remisyona girmiştir. Hazel ve Gus arasında güçlü bir bağ oluşur. Gus, Hazel’in hayattaki en büyük zevki olan “An Imperial Affliction” kitabının yazarını bulma hayaliyle Hazel’a yardımcı olur. İkisi de kitabın yazarına ulaşmaya çalışırken, Hazel’in hayattaki en büyük arzusu olan anlamlı bir sona ulaşma çabaları devam eder.
Hazel ve Gus arasında gelişen bu ilişki, onların hayatlarını değiştirecek bir maceraya dönüşür. Aralarındaki ilişki, hem hayatın geçiciliğini hem de birbirlerine duydukları derin sevgiyi anlamalarına yardımcı olur. Ancak, Gus’un hastalığı tekrar nükseder ve Hazel, sevgilisinin ölümüne doğru giden bir yolculuk yapmak zorunda kalır. Gus’un hastalığı ilerledikçe, aralarındaki bağ daha da derinleşir ve birbirlerine olan sevgileri, acılarının daha da yoğunlaşmasına sebep olur.
Romanın sonunda, Gus’un hastalığı ilerler ve hayatını kaybeder. Hazel, Gus’un kaybı sonrası derin bir yas tutar ancak onunla geçirdiği zamanın anlamlı olduğunu fark eder. Gus, Hazel’in hayatında kalıcı bir iz bırakmış ve ona gerçek aşkı ve hayatın anlamını öğretmiştir. Kitabın sonunda, Hazel’in, Gus’un kendisinden ne kadar değerli bir şeyler öğrendiğini ve onunla geçirdiği anların ne kadar özel olduğunu anlaması, hikayenin duygusal zirvesini oluşturur.
Yıldızların Altında, aşkın, kaybın, hayatta kalmanın ve ölümün anlamını sorgulayan bir romandır. John Green, gençlerin içsel çatışmalarını ve duygusal derinliklerini ustaca işlerken, aynı zamanda kanserle mücadele eden insanların yaşadığı zorlukları ve hayatın ne kadar kırılgan olduğunu anlatır. Kitap, okuyucusuna hayatta değerli olan şeylerin ne olduğunu hatırlatırken, insanın hayattaki anların değerini bilmesi gerektiğini vurgular.