Şeytanın Avukatı
Roman, Kevin Taylor adlı genç bir avukatın hayatını anlatır. Kevin, hukuk fakültesinden yeni mezun olmuş, idealist ve kariyerinde hızlı bir şekilde yükselmek isteyen bir gençtir. Bir gün, John Milton adlı bir avukat tarafından işe alınır. Milton, son derece zengin, karizmatik ve güçlü bir adamdır. Onun tavsiyesiyle Kevin, ünlü bir hukuk firmasında çalışmaya başlar. Ancak, bu firmada işler, Kevin’in ilk başta tahmin ettiği gibi basit ve sıradan değildir.
Milton’un çalıştığı firma, yalnızca en zengin ve güçlü insanları temsil etmekle kalmaz, aynı zamanda fazlasıyla karanlık ve etik dışı davalara da müdahil olmaktadır. Kevin, başta işleri sadece bir iş olarak görür ve hayatına hızla devam eder. Ancak, zamanla Milton’un ve diğer firma üyelerinin aşırı güç ve manipülasyonları karşısında, bir dizi ahlaki ikilemle karşılaşır.
Milton’un kendisi, Kevin’e çok garip ve şüpheli bir şekilde yaklaşır. Kevin, Milton’un aslında çok daha fazlası olduğuna dair şüpheler duymaya başlar. Gün geçtikçe, Milton’un sadece bir işadamı değil, aslında Şeytan olduğu fikri Kevin’in kafasında şekillenmeye başlar. Milton’un sürekli olarak ona, dünyadaki her şeyin oyun ve manipülasyon olduğuna dair tavsiyeler vermesi, Kevin’i karanlık bir yolculuğa sürükler.
Kevin, işlerinde yükseldikçe, kişisel yaşamındaki ilişkiler de bozulur. Ailesi, arkadaşları ve eşiyle olan bağları zayıflar. Kevin, zamanla daha fazla ikilemle karşılaşır; çünkü başarısı, kendisinin ve başkalarının moral değerlerinden ödün vermesiyle mümkün olmuştur. Milton, Kevin’i, ona faydalı olabilecek tüm manipülatif oyunlarla etkiler. Kevin, ahlaki sınırlarını aşarak, iş dünyasında giderek daha karanlık bir yolculuğa çıkar.
Romanın sonunda, Kevin, Milton’un gerçek kimliğini tam olarak keşfeder. Milton, aslında bir şeytan ve dünyadaki kötülüğü ve yozlaşmayı simgeler. Kevin, iş dünyasında zirveye ulaşmak için etik değerlerinden ve insani duygularından vazgeçmiştir. Ancak, sonunda Kevin, kendi içsel çatışmaları ve ahlaki bir hesaplaşma yaşar. Kendisiyle yüzleşmek zorunda kalan Kevin, sonunda gerçek anlamda “şeytanın avukatı” olmanın bedelini öder.
Şeytanın Avukatı, başarı, hırs, etik değerler ve insanın içsel karanlıklarıyla ilgili derinlemesine bir inceleme yapar. Neiderman, romanda kötülüğün yalnızca dışsal bir güç değil, insanın kendi içindeki hırs ve zaaflardan beslenen bir kavram olduğunu ortaya koyar. Kevin’in hikayesi, başarıya ulaşma uğruna kaybedilen insani değerlerin ve hayatın karanlık yönlerinin bir yansımasıdır.