Puslu Kıtalar Atlası, İhsan Oktay Anar’ın Türk edebiyatında önemli bir yere sahip olan, tarihi ve fantastik unsurları bir araya getiren bir romanıdır. Kitap, 17. yüzyıl Osmanlı İstanbul’unda geçerken, gerçeklik ve hayal arasındaki ince çizgide dolaşır ve okuyucuyu masalsı bir yolculuğa çıkarır.

Romanın ana karakteri İhsan, bir denizci olan babası Uzun İhsan Efendi’nin yazdığı Puslu Kıtalar Atlası adlı kitabı keşfeder. Bu atlas, hem dünyaya dair hem de insanın içsel yolculuğuna ilişkin derin anlamlar içeren bir eserdir. İhsan, bu atlası anlamaya ve babasının dünyasını çözmeye çalışırken, kendisini gizemli olayların içinde bulur.

Roman boyunca, Uzun İhsan Efendi’nin felsefi düşünceleri, İstanbul’un kaotik atmosferi ve çeşitli karakterlerin hikayeleri iç içe geçer. Anlatıda, rüyalar, hayaller ve gerçeklik birbirine karışır; insanın varoluşu, anlam arayışı ve dünya üzerindeki yeri sorgulanır. Uzun İhsan Efendi’nin dünya üzerinde bir yolculuğa çıkmadan, yalnızca hayal gücüyle dünyanın tüm sırlarını çözmeye çalışması, romanın felsefi derinliğini oluşturur.

Kitap, karakterlerin içsel dönüşümleri ve maceraları üzerinden insanın sınırlarını, bilginin doğasını ve evrenin karmaşıklığını keşfetmeye yönelik bir davet sunar. İhsan Oktay Anar’ın zengin dili ve detaylı tasvirleriyle örülen bu eser, tarih, felsefe, macera ve fantastik unsurların eşsiz bir bileşimidir. Puslu Kıtalar Atlası, okuyucusunu hem zihin hem de hayal dünyası açısından tatmin eden bir başyapıttır.